Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Call Center

Türkiye’nin önerisiyle kabul edildi

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ SIFIR ATIK YÖNETİMİ KOORDİNATÖRÜ DR. ÖĞRETİM ÜYESİ NİLÜFER ÜLGÜDÜR, “DÜNYADA YAKLAŞIK 2,7 MİLYAR KİŞİNİN ATIK TOPLAMA HİZMETLERİNE ERİŞİMİ BULUNMAMAKTA VE ATIKLAR KONTROLSÜZ BİR ŞEKİLDE BERTARAF EDİLMEKTEDİR” DEDİ.

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ SIFIR ATIK
Şehrazat Künefe

DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Sıfır Atık Yönetimi Koordinatörü Dr. Öğretim Üyesi Nilüfer Ülgüdür, “Dünyada yaklaşık 2,7 milyar kişinin atık toplama hizmetlerine erişimi bulunmamakta ve atıklar kontrolsüz bir şekilde bertaraf edilmektedir” dedi.

Dr. Öğretim Üyesi Nilüfer Ülgüdür, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Gününde açıklamalarda bulundu. İnsanların her yıl 2,1 milyar ile 2,3 milyar ton arasında kentsel katı atık üretmekte olduğunu belirten Ülgüdür, “Oluşan bu atıkların yaklaşık yüzde 45’i doğru yönetilememektedir. Hatta dünyada yaklaşık 2,7 milyar kişinin atık toplama hizmetlerine erişimi bulunmamakta ve atıklar kontrolsüz bir şekilde bertaraf edilmektedir. Bu durum, küresel çapta atık yönetimi faaliyetlerinin yetersiz kaldığını ve tüm insanların atık yönetimine katkıda bulunması gerektiğini sergilemektedir. İlaveten, yıllık kentsel katı atık üretiminin 2050 yılına kadar 3,8 milyar tona ulaşacağı bildirilmektedir. Atıkların her geçen gün daha fazla oluşması ile insanların hayati ve ekonomik refahında kayıplar, çevre kirliliği, kirliliğe bağlı doğa ve biyoçeşitlilik kaybı ile iklim değişikliği üzerindeki baskılar artacaktır. Dolayısıyla, atıklarla beraber bizler ve çevremiz için riskler ve tehditler giderek büyümektedir” ifadelerini kullandı.

“Uluslararası sıfır atık günü Türkiye’nin önerisiyle kabul edilmiştir”

Sıfır atık prensiplerinin; atıkların miktarı ile oluşturdukları tehditleri azaltmak ve yönetimini kolaylaştırmak için atılmış olan en önemli adımlardan biri olduğuna dikkat çeken Ülgüdür, “Sıfır atık prensipleri, ilk önce atıkların oluşmasının engellenmesini, engellenmediği durumlarda yeniden kullanılmasını, geri dönüştürülmesini, geri kazanım süreçlerine tabi tutulmasını ve bu süreçlerle değerlendirilemeyen atıkların ise yönetiminin insan ve çevre sağlığına zarar vermeyecek şekilde yapılmasını içermektedir. Hatta son zamanlarda, sıfır atık yaklaşımlarıyla değerlendirilemeyen atıkların oluşmasını engelleyecek yaklaşımların geliştirilmesi teşvik edilmektedir. Bu faaliyetlerinin önemini vurgulamak, teşvik etmek, farkındalığı arttırmak, uygulamaların yaygınlaştırılmasını sağlamak ve sıfır atık hedefine ulaşmada kararlı adımlar atmak amacıyla, 30 Mart günü Birleşmiş Milletler tarafından ‘Uluslararası Sıfır Atık Günü’ olarak ilan edilmiştir. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün Türkiye’nin önerisi ile kabul edilmesi ve Türkiye’nin 2017 yılında başlatmış olduğu Sıfır Atık Projesi ile ülkemiz uluslararası boyutta sıfır atık hareketinin liderlerinden biri olmuştur” diyerek açıklamalarına devam etti.

“Her bireyin atık yönetimi uygulamalarına katkı sağlaması mümkündür”

Bu yıl ikincisi kutlanan Uluslararası Sıfır Atık Günü’nde; hem küresel düzeyde atık yönetiminin desteklenmesinin kritik önemi, hem de sürdürülebilir üretim ve tüketim uygulamalarının öneminin vurgulandığını dile getiren Ülgüder, “Bu temel vurguya yönelik olarak, her bireyin atık yönetimi uygulamalarına katkı sağlaması mümkündür. Evlerimizde, iş yerlerimizde, gezerken, piknik yaparken ve tüketim tercihlerimizle sıfır atık hedefine ulaşmak için hep beraber adım atabiliriz. Öncelikle, her atığın doğal ve ekonomik bir kaynak olduğunu unutmamalı, aslında çöpe atmak ile doğayı ve cebimizdeki parayı kaybettiğimizi bilmeliyiz. Bu nedenle, aldığımız ürünlerde en az atık oluşumuna sebebiyet verecek ürünleri tercih edecek şekilde tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz. Örneğin, içme sularımızı küçük şişelerle satın almak yerine, doldurulabilir alanlardan suluklarımıza doldurmak, deterjanlarımızı büyük paketlerle alıp evlerimizde küçüklere aktarmak gibi uygulamalar atık miktarlarını azaltıcı uygulamalardandır. Hatta evimizdeki atıkların, başka amaçlarla yeniden kullanılması da mümkündür. Eğer bu uygulamaları yapamıyorsak, en azından kağıt, plastik, metal, cam gibi geri dönüştürülebilir atıkları ayrı ayrı biriktirerek, kentimizde belirli bölgelerde bulunan mobil atık getirme merkezlerine götürebiliriz” şeklinde konuştu.

“Yaşanabilir bir dünya için hepimiz ortak çalışmalıyız”

Dr. Öğretim Üyesi Nilüfer Ülgüdür sözlerini şöyle noktaladı: “Unutmayalım ki, bizler çok fazla vaktimizi almayacak uygulamalarla, hava, toprak ve su kirliliğini en aza indirebilmesine, değerli ve sınırlı doğal kaynakların tüketiminin azaltılmasına ve ekonomimizin korunmasına katkı sağlayabiliriz. Unutmayalım ki, sıfır atık bilincinde bir toplum olabilmek, gelecek kuşaklarımızın çöp yığınlarının içinde kalmasını engellemek, daha temiz ve yaşanabilir bir dünya sağlamak ve çöpe attığımız paralarımızı engellemek için hepimiz ortak çalışmalıyız. 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günümüz kutlu olsun.”