Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kultur Koleji

TMO silolarındaki patlama davasında sanıklar yeniden dinlendi

Kocaeli’de Toprak Mahsulleri Ofisi silolarında 2 kişinin hayatını kaybettiği, 10
Şehrazat Künefe

Kocaeli’de Toprak Mahsulleri Ofisi silolarında 2 kişinin hayatını kaybettiği, 10 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin sanıklar yeniden dinlendi. Şef vekili olarak görev yapan sanık Bahri B., “Patlamadan korunma dokümanı 2021 yılında hazırlanmıştı. Kurum çalışanları tarafından hazırlanan bu doküman hatalı ve eksikti, aynı zamanda tesisin şartlarına da uygun değildi. Kuruma eksiklikleri bildirmemize rağmen bu dokümanda yazılı olan hususlar yerine getirilmemiştir” dedi.

Kocaeli’nin Derince ilçesinde 7 Ağustos 2023’de Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) silolarında meydana gelen patlamada Ekrem Kalkan ve Elif Dayıoğlu hayatını kaybetmiş, 10 kişi de yaralanmıştı. Olayda TMO’nun 60 silosundan 13’ü zarar görmüştü. Soruşturmada ismi geçen 6 sanık hakkında “Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan ayrı ayrı 2 yıldan 15 yıla kadar hapis talebiyle dava açılmıştı.

“Patlamadan korunma dokumanı 2021 yılında hazırlanmıştı, hatalı ve eksikti”

Olaya ilişkin açılan davanın 4. duruşması, Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam etti. Duruşmaya ölen Elif Dayıoğlu’nun eşi Arif Dayıoğlu, tutuksuz sanıklar Osman T., Bahri B., İsmail Ç., Ahmet S., Kenan D. ve taraf avukatları katıldı. Müşteki Ahmet Özcan yönünden açılan dava dolayısıyla dosya birleşti ve sanıkların tekrardan beyanları alındı.

Elektrik mühendisi olan ve olayın meydana geldiği tarihte geçici olarak şef vekili olarak görev yapan Bahri B., “Patlamadan sonra şef vekilliği görevime devam ettim. Kurum patlamadan sonra patlamadan korunma dokümanına göre İSG uzmanlığı alarak siloda tamire başladım. Yenilenen tasarım şu an tamamen farklıdır. Bizim daha önce bildirdiğimiz eksiklikler şu anda tamamen giderilmektedir. Patlamadan korunma dokümanı 2021 yılında hazırlanmıştı. Kurum çalışanları tarafından hazırlanan bu doküman hatalı ve eksikti, aynı zamanda tesisin şartlarına da uygun değildi. Kuruma eksiklikleri bildirmemize rağmen bu dokümanda yazılı olan hususlar yerine getirilmemiştir” dedi.

“Bu kadar tozlu ortamda ölümcül kaza riski her zaman mevcuttur”

Daha önce verdiği ifadeyi tekrar ettiğini söyleyen sanık İsmail Ç., “Taşeron firma alan yetkilisi olmadığıma dair tanıklarım mevcuttur. İşe başlarken bize sağlık taraması bile yapılmamıştır. Benim beden işçisi olarak görüldüğüm kayıtlarda mevcuttur. Ben bu olay ile ilgili üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ömer K. isimli kişi patlamadan 5 gün sonra yanıma geldi ve bana bir kağıt imzalattı. Suçsuzum, beraatimi talep ederim. Bize yapılacak işi gösteriyorlardı, biz de gerektiği işi yapıyorduk. İş yaparken kurum tarafından kimse bize refakatçi olmuyordu. Elavatör kapağını açtığımızda bembeyaz toz olduğunu görüyorduk. Bu kadar tozlu ortamda ölümcül kaza riski her zaman mevcuttur. Kaynak çalışması yaptığımız esnada tesis faaliyete devam ediyor muydu bilmiyorum. Ben olay günü kaynak yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Biz çalışma yaptığımız da ortamın çok fazla tozlu olduğunu gördüğümüzde Bahri B., Ahmet S. ve Yavuz D’ye bu hususu bildiriyorduk. Sağlık açısından ortamın uygun olmadığını görüyorduk” diye konuştu.

“Kaynak çalışması yaptığımızda bize koruma amaçlı verilen ekipmanlar yeterli kalmıyordu”

Koruyucu ekipman olarak kendilerine sadece yangın tüpü ve yangın battaniyesi verildiğini söyleyen İsmail Ç., “Biz çalışmak zorunda olduğumuz için bu ortamda işimizi yapmaya devam ediyorduk. Olay günü biz tesisin 7. katında kaynak çalışması yapacaktık. Bu çalışmadan yarım saat önce Ahmet S’nin yanına giderek, tesisin çalışmasını ne zaman durduracaklarını sordum. Zira çok fazla toz çıkıyordu. Ahmet S. bana, ’Yarım saat içerisinde durduracağım, size haber vereceğim’ dedi. Bize bu esnada beklememizi ve çalışma yapmamamızı söylemişti. Akabinde de patlama olayı gerçekleşti. Aynı zamanda patlamadan 4-5 gün kadar önce de çalışma yaptığımız esnada elavatör kapaklarından birisi açıldığında üzerime yoğun miktarda buğday tozu döküldü. Kaynak çalışması yaptığımızda bize koruma amaçlı verilen ekipmanlar yeterli kalmıyordu. Kaynak yaptığımız alanla genelde ızgaralı olduğu için aşağı kısımlara kaynak çalışması esnasında kıvılcım düşmemesi mümkün değildir. Biz kaynak çalışması yaptığımız esnada sadece çalıştığımız bölüm dururdu. Tüm tesisin faaliyetinin durdurulup durdurulmadığını bilmiyorum, ancak çalıştığına yönelik sesler duyuyordum” diye konuştu.

“O tarihlerde risk analizi yapılmış olsaydı böyle bir olay gerçekleşmezdi”

Mühendis olan sanık Ahmet S., “Olay tarihinden önce İSG risk analizi yapılması amacıyla kurumun ilgili birimlerine gerekli yazışmaları yapmıştık. O tarihlerde risk analizi yapılmış olsaydı böyle bir olay gerçekleşmezdi. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı.

“Olaydan 3-4 gün kadar önce de sistemde yangın çıkmıştı”

Mersin Hidrolik firmasının sahibi olan ve TMO ile taşeronluk sözleşmesini yapan sanık Osman T., “Patlamanın tamamen sistemin hatalarından kaynaklandığını düşünüyorum. Sistemin verimli çalışmadığını bildirmiştim. Patlama anında kaynak yapmayız. Patlama anının toz bulutu içerisinde olduğuna dair video kaydı da mevcuttur. Bizler kurumun yönlendirmesiyle elemanlarımıza iş yaptırıyorduk. Tesisteki patlamanın sistemin hataları nedeniyle meydana geldiğini düşünüyorum. Zaman zaman Ahmet S. ve Bahri B.’ye tesisteki filtrelerin çalışmadığını söylemiştim. Aynı zaman da olaydan 3-4 gün kadar önce de sistemde bir yangın çıkmıştı. Bu yangında buğdayın içten içe andığını ve patlamaya bu yangının sebep olduğunu düşünüyorum” dedi.

“Tesiste yapılan geçici görevlendirmeler iş yoğunluğu sebebiyle azami şekilde yapılıyordu”

Olay tarihinde TMO’nun başmüdürü olan Kenan D. de, “İş güvenliğinin alınmasına yönelik yazmış olduğumuz yazı cevaplarına kurum içerisinden değil, genel müdürlük tarafından ret cevapları gelmiştir. Tesiste toz çalışmasından teknik işler servis müdürlüğü organize ederdi. Bu müdürlüğü özel olarak kimin yetkilendirdiğini bilmiyorum, zira tesis vardiya usulü çalışırdı. Tesiste yapılan geçici görevlendirmeler iş yoğunluğu sebebiyle azami şekilde yapılıyordu. Dış göreve gidecek çalışanların isimleri genel müdürlük tarafından bildiriliyordu. Biz dış görevlendirmelere karşı genel müdürlüğe telefon ile itiraz da bulunuyorduk” diye konuştu.

Katılan Arif Dayıoğlu da, sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi. Mahkeme heyeti, sanıkların yurt dışı çıkış yasağı adli kontrol tedbirlerinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.